İlkay Hukuk Blog

Reşit Çocuğa Yardım Nafakası

Reşit Çocuğa Yardım Nafakası YARGITAY KARARI: REŞİT ÇOCUĞA YARDIM  NAFAKASI TALEBİ YARGITAY 3. Hukuk Dairesi ESAS: 2013/17433 KARAR: 2014/1538 ÖZET: Mahkemece; “yardım nafakasına hükmedilebilmesi için nafaka borçlusunun refah içinde bulunması gerektiği, dosya kapsamından davalının refah içinde yaşadığı hususu kanıtlamadığından” bahisle, davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacılar vekili tarafından süresinde temyiz edilmiştir. TMK’nun 364.maddesi; “Herkes, yardım etmediği takdirde yoksulluğa düşecek olan üstsoyu ve altsoyu ile kardeşlerine nafaka vermekle yükümlüdür. Kardeşlerin nafaka yükümlülükleri, refah içinde bulunmalarına bağlıdır. Eşi ile ana ve babanın bakım borçlarına ilişkin hükümler saklıdır.” hükmüne amirdir. Aynı yasanın 365.maddesinde ise; “Nafaka davası, mirasçılıktaki sıra göz önünde tutularak açılır. Dava, davacının geçinmesi için gerekli ve karşı tarafın mali gücüne…

Devamsızlık Nedeniyle İş Akdi Feshi

Devamsızlık Nedeniyle İş Akdi Feshi Devamsızlık Nedeniyle İş Akdi Feshi konusu, açıklamalı ve yargıtay kararları ile birlikte bilgi amaçlı olarak hazırlanmıştır. 1475 sayılı Yasada işçinin hatırlatıldığı halde görevlerini yapmaması haklı fesih nedeni olarak sayılmış ve işçinin bu anlık durumu yeterli görülmüşken, 4857 sayılı Yasa ile işçinin “görevi yapmamakta ısrar etmesi” kuralı getirilmiştir. Bu noktada işverenin hatırlatmasının ardından sadece bir kez görevi yapmama yeterli sayılmamalıdır. İşçinin görevi yapmama eylemi hatırlatmanın ardından devamlılık arz etmelidir. İşveren tarafından fesih öncesinde, işçinin yapmakla yükümlü olduğu görevleri hatırlatılmalıdır. Bu hatırlatmanın sözlü ya da yazılı biçimde yapılması mümkündür. Bu konuda ispat yükü de işverendedir. İşçinin görev tanımının, bireysel ya da toplu iş sözleşmesinde açıkça öngörülmüş olması işverenin…

İşçi Alacakları Belirsiz Alacak Davası

İşçi Alacakları Belirsiz Alacak Davası Alacağın hangi hallerde belirsiz, hangi hallerde belirli ya da belirlenebilir olduğu konusunda net bir sınıflandırma yapılması mümkün olmayıp, her bir davaya konu alacak bakımından somut olayın özelliklerinin nazara alınarak sonuca gidilmesi gerekmektedir. 6100 sayılı Kanun’un 107/2. maddesinde, problemin çözümünde yol gösterici mahiyette ölçütlere yer verilmiştir. Anılan madde fıkrasında, karşı tarafın verdiği bilgi ya da tahkîkat sonucu alacağın miktarı ya da dşayetinin tam ve net olarak belirlenebilmesinin mümkün olduğu anda davacının, iddianın genişletilmesi yasağına tâbi olmaksızın davanın başında belirtmiş olduğu isteğini artırabileceği hüküm altına alınmış, madde gerekçesinde de “karşı tarafın verdiği bilgiler ve sunmuş olduğu delillerle veya…

Mobbing Psikiyatri Raporu

Mobbing Psikiyatri Raporu YARGITAY 22. Hukuk Dairesi ESAS: 2014/2157 KARAR: 2014/3434 AÇIKLAMA : Davalı bankanın B… şubesinde çalışan davacının, şubede bir başka firma tarafından uygulanan ve gizli kalması gereken 360 derece performans değerleme sistemi sonrasında şube müdürünün kötü muamelesine, aşağılayıcı, küçük düşürücü ve kişiliğine yönelik rencide edici davranışlarına maruz kaldığı, mesleki bilgisinin hedef alınarak bilgisizlik ve beceriksizlikle itham edildiği; şube müdürünün, gizli kalması gereken anket sonuçlarını öğrenerek kendisi hakkında iyi şeyler söylemediğini düşündüğü, davacıya sürekli ve sistematik şekilde kötü davrandığı, şube müdürünün anket sonrası yaptığı toplantıda anket sonuçlarıyla ilgili kanaatini ve memnuniyetsizliğini şube çalışanlarına söylediği, tehditkâr tavırla iki üç istifa dilekçesi beklediğini…

Trafik Kazası Tazminat Davasında Yetkili Mahkeme

Trafik Kazası Tazminat Davasında Yetkili Mahkeme YARGITAY KARARI: TRAFİK KAZASI TAZMİNAT DAVASINDA YETKİLİ MAHKEME YARGITAY 17. Hukuk Dairesi ESAS: 2014/1172 KARAR: 2014/1719 AÇIKLAMA : 1086 sayılı HUMK’nın 9. maddesinin 2. fıkrası; “Davalı birden fazla ise, dava bunlardan birisinin ikametgahı mahkemesinde açılır. Şu kadar ki, kanunda dava sebebine göre, davalıların tamamı hakkında ortak yetkiyi taşıyan bir mahkeme kabul edilmiş ise, davaya o mahkemede bakılır. Ancak davanın sırf davalılardan birini kendi mahkemesinden başka bir mahkemeye getirmek amacıyla açıldığı belirtiler veya başka delillerle anlaşılırsa mahkeme onun hakkındaki davayı ayırarak yetkisizlik kararı verir” hükmünü içermektedir (6100 sayılı HMK m. 6, 7). Yine aynı Yasa’nın 21. maddesinde ise…

AVUKATA SORU SORUN

Bize Ulaşın




[recaptcha]

BİZE ULAŞIN

İletişim Bilgileri