Şirket Avukatı Ankara – Şirket Hukuku Davaları

Şirket Avukatı Ankara

Şirket Avukatı Ankara ve Danışmanlık. Şirketler Hukuku, Ticaret ve Şirketler Hukuku, ticari faaliyetlerde gerekli olan hukuk kurallarının hayata geçirdiği spesifik bir hukuki alandır.

Şirket hukuku, tüzel kişiliklerin kuruluşu, yönetimi, tasfiyesi ve haklar ile yükümlülüklerine ilişkin kuralları içeren karmaşık ve dinamik bir hukuk alanıdır. Bu alanın temel amacı, şirketlerin faaliyetlerini düzenlemek, taraflar arasındaki ilişkileri belirlemek ve olası uyuşmazlıklarda hukuki çözüm yollarını ortaya koymaktır. Şirket hukuku kapsamında, ticari hayatta karşılaşılabilecek çeşitli ihtilaflar, ortaklar, alacaklılar, çalışanlar ve üçüncü taraflar arasında doğabilmektedir. Bu nedenle, şirketlerin hukuki yapısı ve faaliyet alanlarına göre farklı hukuki temellerde düzenlenmiş çeşitli şirket türleri bulunur. Anonim şirketler, limited şirketler, komandit şirketler ve kooperatifler gibi farklı hukuki yapılar, her biri kendi kurallarına göre faaliyet gösterir.

Hukuki yapıya ilişkin temel kavramlar, şirketlerin tüzel kişiliği, ortaklık ilişkileri, sermaye payları ve yönetim organlarıdır. Bu kapsamda, şirketlerin kuruluş aşaması, faaliyet dönemi ve sona erdirilmesi sırasında karşılaşılabilecek hukuki sorunlar ile ilgili ilkeler belirlenmiştir. Ayrıca, şirketlerin iç düzenlemeleri ve sözleşmeleri, taraflar arasındaki hak ve yükümlülükleri tanımlar ve uyuşmazlıkların çözümünde önemli rol oynar. Şirket hukuku, sadece sözleşmeler ve düzenlemelerle sınırlı kalmayıp, aynı zamanda şirketlere ilişkin kamusal ve özel hukuki düzenlemeleri kapsar.

Bu alanda çalışan avukatlar ve hukukçular, şirketlerin hukuki süreçlerini yönetirken, karşılaşılan uyuşmazlıkları çözmede stratejik yaklaşımlar geliştirir. Ayrıca, şirketlerin faaliyetlerine ilişkin hukuki riskleri tespit ederek, uygun danışmanlık hizmetleri sağlarlar. Bu kapsamda, hukuki temel kavramların doğru anlaşılması, şirketlerin sürdürülebilirliği ve hukuki uyum açısından büyük önem taşır. Günümüzde şirketlerin hızlı değişen ekonomik ve hukuki ortamda rekabet avantajı elde edebilmesi için sağlam hukuki temel ve doğru stratejiler geliştirilmesi gerekir; bu da etkin bir şirket hukuku uygulaması ile mümkündür.

1.1. Şirket Hukukunun amacı ve kapsamı

Şirket hukukunun amacı, şirketlerin mali ve hukuki yapılarını düzenleyerek faaliyetlerini sağlıklı bir şekilde sürdürebilmelerini sağlamaktır. Bu hukuk dalı, şirketlerin kuruluşu, yönetimi, birleşmesi, bölünmesi ve tasfiyesi gibi temel süreçleri düzenleyen kuralları içerir. Aynı zamanda şirketler arasındaki ilişkiler, pay sahiplerinin hak ve sorumlulukları, yönetim kurulu kararları ve ortaklar arasındaki anlaşmazlıklar gibi konuları da kapsar. Bu kapsamda, şirketlerin faaliyet alanlarına uygun şekillerde kurulması ve işleyişinin mevzuata uygun olması temel hedeflerdendir.

Şirket hukuku, sadece kurumsal yapıyı belirlemekle kalmaz, aynı zamanda şirketlerin karşılaşabileceği hukuki uyuşmazlıklara da çözüm yolları sunar. Bu uyuşmazlıklar, sözleşmelerden doğan ihtilaflar, ortaklar arasındaki anlaşmazlıklar veya yönetim kararlarına ilişkin itirazlar olabilir. Ayrıca, şirketlerin faaliyetleri sırasında karşılaştığı mali yükümlülükler, vergi ve denetim süreçleri de şirket hukukunun kapsamına girmektedir. Dolayısıyla, şirketlerin yasalara uygun hareket etmesi ve gerek lehlerine, gerekse karşı taraflara yönelik riskleri minimize etmesi adına bu hukuki alan büyük önem taşır.

Kapsamı itibariyle, şirket hukuku, hukuki süreçlerin yanı sıra, danışmanlık ve stratejik yaklaşımlar içererek şirketlerin sürdürülebilirliği ve yasal uyumu açısından temel bir rehberlik sağlar. Bu nedenle, şirketlerin hukuki seviyede hazırlıklı olması ve olası riskleri önceden tespit edip önlem alabilmesi adına, şirket hukukunun amacı ve kapsamı oldukça geniş ve çok yönlüdür.

Şirketler manevi tazminat alabilir mi?
Şirketler manevi tazminat alabilir mi?

1.2. Şirket türleri ve hukuki yapısı nedir?

Şirket türleri ve hukuki yapı, şirketlerin kuruluş amacı, sermaye yapısı, ortaklık şekli ve yönetim biçimleri açısından çeşitlilik gösterir. Anonim şirketler, pay sahiplerinin sınırlı sorumluluğu ve hisse senedi ihracı imkanlarıyla büyük ölçekli işletmelerde tercih edilirken, limited şirketler, ortakların sorumluluğu sermaye ile sınırlı olan ve daha çok küçük ve orta ölçekli işletmelerde yaygın kullanılan yapıdır.

Limited şirketlerin kuruluşu ve yönetimi, ortaklar arasında yapılan sözleşmeler ve şirket ana sözleşmesiyle düzenlenir. Ayrıca, komandit şirket, kooperatif ve anonim ortaklık gibi farklı türevler de hukuki yapı ve esaslar açısından farklılık gösterir. Şirketlerin hukuki yapısının belirlenmesinde, kuruluş aşamasındaki prosedürler, yönetim organlarının yetki sınırları, mali sorumluluklar ve ortaklar arası hak ve yükümlülükler dikkate alınır.

Bu yapılar, şirketlerin faaliyet alanlarına, büyüklüklerine ve ortakların ihtiyaçlarına göre uyarlanır ve yasal mevzuata uygun şekilde düzenlenir. Ayrıca, şirketlerin hukuki statüsü, faaliyetlerini yürütürken karşılaşabilecekleri hukuki riskleri ve yükümlülükleri belirlerken, farklı şirket türlerinin avantajları ve dezavantajları da göz önünde bulundurulur. Bu nedenle, şirket kuruluş ve yönetim aşamasında uygun hukuki yapı seçimi özellikle önemlidir, zira bu tercih, şirketin günlük işleyişi, finansal yönetimi ve olası hukuki ihtilaflarının çözümüne doğrudan etki eder.

2. Şirket Hukuku ve Kurumsal Yönetim

Kurumsal yönetim ve uyum alanında, şirketlerin sürdürülebilirliği ve hukuki sürekliliği açısından temel ilkeler belirlenmekte ve uygulanmaktadır. Şirketlerin iç denetim mekanizmalarını güçlendirmeleri, faaliyetlerini mevzuata uygun yürütmeleri ve şeffaflık ilkelerine uygun hareket etmeleri hukuki açıdan büyük önem taşır. Bu kapsamda, şirketlerin faaliyetleriyle ilgili mevzuat ve düzenleyici kuruluşların kurallarına uyum sağlamak amacıyla çeşitli politika ve prosedürler geliştirilir. Uyum süreçleri, sadece yasal zorunluluklara değil, aynı zamanda etik standartlara da uygun hareket edilmesini sağlar; bu da şirketlerin güvenilirliğini artırır.

Kurumsal Yönetim ve Uyum alanında yaşanan uyuşmazlıklarda, özellikle ortaklar arasındaki çıkar çatışmaları, yönetim kurulu kararlarının uygunluğu ve şirket içi denetim süreçleri öne çıkar. Hukuki çerçevede, bu tür uyuşmazlıklardan doğan davalar, içtihat ve yasal düzenlemeler ışığında çözülür. Şirketlerin toplam performansını doğrudan etkileyen bu uyuşmazlıklar, doğru dava stratejileri ve etkin çözüm yolları ile çözüme kavuşturulmalıdır.

Ayrıca, şirketlerin etik ilkeler ve düzenleyici gereklilikleri yerine getirmeleri, hukuki riskleri minimize etmek ve itibar kaybını önlemek adına vazgeçilmezdir. Bu kapsamda, uyum politikalarının oluşturulması, eğitimlerin verilmesi ve denetim mekanizmalarının aktif kullanılması gerekir. Uyum süreçleri, şirketlerin hem iç hem de dış denetimlerine hazırlıklı olmalarını sağlar, hukuki ihtilafların önüne geçer ve şirketin yasal mevzuata uygun hareket etmesini teminat altına alır. Sonuç olarak, kurumsal yönetim ve uyum alanındaki etkinlikler, şirketlerin yasal zorunluluklara uygunluğu ve uzun vadeli başarılarının temel taşlarını oluşturur.

2.1. Şirket Hukuku Davaları Nelerdir?

Şirket hukuku davaları, şirketlerin faaliyetleri sırasında ortaya çıkan hukuki uyuşmazlıkların çözümüne yönelik yasal başvuruları içermektedir. Bu davalar genellikle şirketler arasındaki anlaşmazlıklar, ortaklar arasındaki uyuşmazlıklar ve şirket’in kendisine karşı açılan idari veya özel nitelikli davaları kapsar. Şirketler arası uyuşmazlıklar, genellikle sözleşmelerden doğan alacak ve borç talepleri, hissedar hakları ve ortaklık sözleşmelerine ilişkin uyuşmazlıklar şeklinde ortaya çıkar. Ayrıca, ortakların şirket kararlarına itirazları veya katılım haklarıyla ilgili anlaşmazlıklar da bu kapsama girer. Şirketin yönetim organlarının hareketleri, kararlarının uygunluğu ve yasal dayanakları, bu tür uyuşmazlıkların temel konuları arasında yer alır.

Bunun yanında, şirketlerin faaliyetleri sırasında ortaya çıkan haksız rekabet, fesih, sözleşme ihlalleri ve vekâlet ilişkilerinden kaynaklanan davalar da söz konusudur. Örneğin, alacakların tahsili amacıyla açılan icra takipleri, müdahale ya da ihtiyati tedbir talepleri, şirketlerin likidite ve finansal sağlığıyla ilgili ciddi sorunlara işaret edebilir. Ayrıca, şirketlerin ortaklık yapısındaki değişiklikler, işlemlerin iptali veya şirket sözleşmelerinin geçerliliği gibi konular da hakemli yargı süreçlerine konu olabilir.

Şirketlere özgü diğer önemli dava türleri ise, şirketin tasfiyesi veya iflası sırasında ortaya çıkar. Özellikle, alacaklıların haklarının korunması amacıyla açılan iflas davaları, şirketin ekonomik durumunu değerlendirme ve varlıkların tasfiye edilmesini sağlar. Yasal düzenlemeler, bu süreçlerde şirketin malvarlığını ve ortakların haklarını korumayı amaçlar ve yargı, bu süreçlerde düzenin sağlanması ve adil bir çözüm sunulması adına önemli bir rol oynar. Dolayısıyla, şirket hukuku davaları, ekonomik faaliyetlerin sürdürülebilirliği ve hukuki güvenin tesisi açısından kritik öneme sahip olup, kapsamlı yasal bilgi ve stratejik yaklaşımlar gerektirir.

Şirket Ortaklığından Ayrılma Davası
Şirket Ortaklığından Ayrılma Davası

2.2. Ortaklar Arasındaki Uyuşmazlıklardan Doğan Davalar

Ortaklar arasındaki uyuşmazlıklar, şirket içi ilişkilerin temel dinamikleri arasında yer almakta olup, özellikle hak ve menfaatlerin korunması açısından önem taşımaktadır. Bu uyuşmazlıklar genellikle yönetimsel sorunlar, kazanç paylaşımı, karar alma süreçlerindeki anlaşmazlıklar ve ortakların sorumluluk alanlarının belirlenmesi gibi konulardan kaynaklanır. Mahkeme süreçlerine yansıyan bu tür davalarda, uyuşmazlığın niteliğine göre söz konusu meseleler öncelikle sözleşmeler, şirket ana sözleşmesi ve ilgili mevzuat hükümleri ışığında değerlendirilir.

Davaların başlatılması ve savunma stratejilerinin belirlenmesinde, tarafların delil ve belgeleri titizlikle toplaması, olayların taktiksel biçimde analiz edilmesi gerekir. Ortaklar arasındaki hak ve yükümlülüklerin net bir şekilde ortaya konması, haksızlık iddialarının veya sözleşme ihlallerinin tespiti açısından önemli bir adımdır. Ayrıca, mahkeme sürecinde uyuşmazlığın uzlaşma veya arabuluculuk ile çözümüne de gidilebilir; böylece zaman ve maliyet avantajları sağlanabilir. Özellikle, şirket içi ihtilafların doğrudan şirket yapısını ve sürdürülebilirliğini etkileyebileceği göz önüne alınarak, mahkemeye taşınmadan önce alternatif çözüm yollarının araştırılması tavsiye edilir.

Diğer yandan, uyuşmazlıkların mahkemeye yansıması halinde, hakimler ortaklar arasındaki ilişkinin şirket çıkarları ve mevzuat hükümleri doğrultusunda ele alınmasını sağlar. Bu durum, davanın sonucunu belirleyen önemli faktörlerden biridir. Ayrıca, söz konusu davalarda alınan kararların icra edilmesi ve uyum süreçleri de detaylı biçimde planlanmalıdır. Ortaklar arasındaki uyuşmazlıkların çözümüne yönelik hukuki stratejilerin belirlenmesi, davanın başarısı ve şirketin itibarının korunması adına temel unsurlardan biri olup, uzman hukuki danışmanlık ve titiz hazırlık gerektirir.

3. Sözleşme ve Ticari Riskler Nelerdir?

Sözleşmeler, şirketlerin ticari faaliyetlerini düzenleyen temel hukuki araçlar olarak önemli bir rol oynar. Ancak, bu sözleşmelerin dikkatlice hazırlanması ve uygulanması, karşılaşılabilecek piyasa ve sözleşme risklerini minimize etmek açısından kritik önemdedir. Sözleşme unsurlarının netliği, Tarafların hak ve yükümlülüklerinin açıkça belirlenmesi, olası uyuşmazlıkların önlenmesinde temel unsurlardır. Ayrıca, sözleşme hükümlerinde yer alan hüküm ve şartlar, ticari ilişkilerin doğası göz önüne alınarak özenle şekillendirilmelidir.

Ticari riskler ise, sözleşme projelerinde ortaya çıkabilecek çeşitli belirsizlikleri ve zararları kapsar. Fiyat dalgalanmaları, tedarik zinciri aksamaları, alacakların tahsilinde güçlükler ve ilgili mevzuat değişiklikleri gibi unsurlar, şirketlerin finansal sağlığını olumsuz etkileyebilir. Bu noktada, risklerin tespiti ve yönetimi, risk analizi ve uygun sigorta poliçeleriyle desteklenmelidir. Ayrıca, sözleşmelerde yer alan teminat ve garanti hükümleri, olası risk durumlarında şirketin haklarını koruma altına alır.

Ticari sözleşmelerde ortaya çıkabilecek risklerin öngörülmesi ve önleyici tedbirlerin alınması, şirketlerin uzun vadeli başarısı için hayati önemdedir. Hukuki danışmanlık, sözleşme yapım aşamasında riskleri en aza indirecek stratejilerin belirlenmesine ve olası uyuşmazlıkların mahkemeye yansımasını engellemeye yöneliktir. Dolayısıyla, sözleşme ve ticari riskler alanında uzman hukuki destek almak, şirketlerin hukuki ve mali çıkarlarını güvence altına almak açısından temel bir zorunluluktur.

3.1. Sözleşme ve Ticari İlişkilerden Doğan Davalar

Sözleşme ve ticari ilişkilerden doğan davalar, şirketler arasındaki hukuki ilişkilerin temel unsurlarını oluşturmakta ve şirketlerin mali ve itibari güvenliği açısından büyük önem taşımaktadır. Bu tür davalar genellikle taraflar arasındaki sözleşmelerin ihlali, sözleşmenin geçerliliği, feshi veya yorumuna ilişkin uyuşmazlıklar ile ilgilidir. İş ortaklıkları, tedarik sözleşmeleri, distribütörlük anlaşmaları ve kredi sözleşmeleri başta olmak üzere pek çok farklı sözleşme türü, şirketlerin karşılaştığı hukuki sorunların kaynağı olmaktadır. Sözleşmenin ifası sırasında ortaya çıkan uyuşmazlıklar genellikle mahkemeler ya da alternatif çözüm yolları aracılığıyla çözülmektedir.

Bu davalar kapsamında, sözleşmeye aykırılık iddiaları, alacak ve tahsil problemleri, cezai şartların uygulanması veya sözleşmenin iptali gibi çeşitli hukuki talepler söz konusu olabilmektedir. Hukuki sürecin ilk aşamasında, taraflar arasında yaşanan uyuşmazlıkların doğru analiz edilerek erken teşhis edilmesi gerekir. Ardından, mahkemeye sunulacak delillerin toplanması, sözleşme hükümlerinin detaylı incelenmesi ve uyuşmazlığın temel nedenlerinin belirlenmesi büyük önem taşır. Ayrıca, davanın seyrine göre, kendini koruma ve karşı taraf aleyhine delil toplayıp hukuki argümanlar geliştirme stratejileri geliştirilir.

Sözleşmelere dayalı davalarda, hem şirketlerin maddi zararlarını minimize etmek hem de uzun vadeli ticari ilişkilerin devamını sağlamak amacıyla doğru hukuki adımlar atılmalıdır. Mahkeme kararlarının öngörüsü ve tahkim yöntemleri, tarafların maliyetlerini azaltan ve uyuşmazlıkların daha hızlı çözümüne katkıda bulunan önemli unsurlardır. Aynı zamanda, sözleşme hükümlerinin uygun şekilde hazırlanması, olası uyuşmazlıkların önlenmesi ve çözüm yollarının netleştirilmesi, şirketlerin risk yönetimi açısından kritik öneme sahiptir.

Sonuç olarak, sözleşmeden doğan davalarda stratejik düşünce ve kapsamlı hukuki analizler, şirketlerin haklarını koruma ve ticari faaliyetlerini sürdürebilme noktasında belirleyici olmaktadır. Bu süreçte, uzman hukuki danışmanlık ve etkin dava yönetimi, uzun vadeli ticari başarının temel taşlarıdır.

3.2. Şirket Tasfiye ve İflas Davaları

Şirket tasfiye ve iflas davaları, şirketlerin mali yapısında yaşanan ciddi sorunların hukuki sürecinin önemli bir parçasını oluşturur. Bu davalar, şirketin faaliyetlerinin sona erdirilmesi veya mali durumunun kesin olarak çözümlenmesi amacıyla açılır. Tasfiye sürecinde, alacaklılar, ortaklar ve diğer ilgililer arasında önceliklerin belirlenmesi, malların tasarrufu ve dağıtımı konuları titizlikle değerlendirilir. Tasfiye genellikle mahkeme veya sözleşmeye dayalı olarak yürütülür ve bu süreçte uzman bilirkişilerin raporları, alacakların onaylanması ve varlıkların satışına ilişkin kararlar kritik önemdedir.

İflas davaları ise, şirketin ödeme güçlüğüne düşmesi sonucu başlatılır ve şirketin mal varlıklarının alacaklılar lehine tasarruf edilmesi esasına dayanır. Bu aşamada, mahkemelerce iflasın temel nedenleri tespit edilir, borçların ödenmesi ve şirketin yeniden yapılandırılması veya tasfiyesi için gerekli adımlar kararlaştırılır. İflas işlemleri sırasında, alacakların önceliklendirilmesi, iflas masası ve tasfiye memurlarının atamaları, malların satış prosedürleri ve alacaklıların haklarının korunması büyük önem taşır. Ayrıca, şirketin faaliyetlerine devam ederek yeniden yapılandırılmasına ilişkin çözümler de devreye alınabilir; fakat bu süreçler karmaşık hukuki ve mali analizler gerektirir.

Bu davaların yönetimi, müvekkilin mali çıkarlarını koruyacak stratejilerin geliştirilmesini ve yasal mevzuata uygun hareket edilmesini gerektirir. Etkin hukuki desteğiyle, şirketlerin tasfiye ve iflas süreçlerinde karşılaşabilecekleri riskler minimize edilirken, alacaklıların ve ortakların hakları da korunur. Bu kapsamda, davaların başlatılmasından sonuçlandırılmasına kadar olan süreçlerde, detaylı planlama ve uzman görüşü büyük önem taşır.

Şirket Avukatı Ankara

Şirketler Hukuku Avukatlık ve Danışmanlık Hizmetleri

Gizem Bucak Hukuk Bürosu’nda görev alan avukatlarımız tarafından müvekkillerimizin şirketler hukuku kapsamına giren ticari ilişkilerinde yaşadıkları sorunlara, güncel mevzuatın ilgili hükümleri göz önünde bulundurularak en iyi çözümleri sunmayı sürdürmekteyiz. Bu bağlamda hukuk büromuzun şirketler ve ticaret hukuku kapsamında sizlere sunmuş olduğu hizmetleri şu şekilde sıralamak mümkündür:

Türkiye sınırları içinde şirketlerin kuruluşunda uyulması gereken hukuki esaslar ve usullere uygun faaliyetler,

Yabancı ülke merkezli şirketlerin Türkiye’de şirket kurma işlemleri nelerdir?

İş ortaklığı ve konsorsiyum sözleşmelerinin güncel mevzuatlara ve hukuki esaslara göre hazırlanması
Proje finansman talepleri ve teminatların hukuki zeminde hazırlanması Türkiye merkezli şirketlerin yurt dışında şirket kuruluşunda, yabancı bürolar ile ortaklaşa çalışma göstererek hukuki işlemlerin takibi ve bu konuya ilişkin etkili danışmanlık hizmeti sunulması Şirketlerin faaliyet alanına etki edebilen diğer şirketler ile birleşme veya devralma gibi anlaşmalarda, durum tespit çalışmalarının hukuki zeminde gerçekleştirilmesi Hisse devir sözleşmelerinin ilgili mevzuata uygunluklarının belirlenmesi

Şirketler Hukuku Avukatı Ve Danışma Konuları

Şirket hukuku alanında gerçekleştirilen davalar ve alınan danışmanlık hizmetleri, başarıya ulaşmak adına detaylı hazırlık ve stratejik planlama gerektirmektedir. Bu doğrultuda, hukuki süreçlerin etkin yönetimi, müvekkilin hak ve menfaatlerinin korunmasında kritik bir rol oynar. Davaların başlamasından önce doğru dava senaryosunun tasarlanması, risklerin ve maliyetlerin analiz edilmesi, hukuki ve maddi açıdan güçlü bir duruş sergilemek için vazgeçilmezdir. Ayrıca, delil toplama süreçleri titizlikle yürütülmeli ve kapsamlı belge ve bilgi birikimi ışığında olayların tüm yönleri değerlendirilmelidir.

Başarılı bir temsil için, stratejik yaklaşımlar her aşamada uyumlu ve esnek olmalıdır. Rezerv planlarının belirlenmesi ve olası ihtilafların önceden öngörülmesi, dava sürecinde avantaj sağlar. Bu bağlamda, şirketlerin karşılaşabileceği hukuki riskler ve muhtemel maliyetler detaylı biçimde analiz edilerek, gerekirse alternatif çözüm yolları geliştirilmelidir. Böylelikle, hukuki uyuşmazlıkların en kısa sürede ve en az maliyetle çözüme kavuşturulması amaçlanır.

Sonuç olarak, şirket hukukuna ilişkin dava ve danışmanlık hizmetleri, titiz hazırlık, stratejik planlama ve pratik uygulamalarla ivme kazanır. Profesyonel hukuki destek alarak, olası risklerin minimize edilmesi ve hukuki süreçlerin başarıyla tamamlanması sağlanır. Bu yaklaşımla, şirketlerin hukuki açıdan güvenli ve sürdürülebilir bir ortamda faaliyetlerini sürdürebilmesi mümkün olur. Şirketler hukukunda açılan davalar ve danışma konuları şöyledir.

Vergi Hukuku Danışmanlığı, Şirketler Hukuku Danışmanlığı, İcra Hukuku Danışmanlığı, Uluslararası Hukuk Danışmanlığı, İş Hukuku Danışmanlığı, Ticaret Hukuku Danışmanlığı,Vergi Hukuku konularında yazılı mütalaa verilmesi.

Şirket devir ve birleşme işlemlerinde danışmanlık, Şirket tasfiye işlemlerinde danışmanlık, Şirket kuruluş hizmetleri danışmanlığı, Şube kuruluş işlemlerinin danışmanlığı, İrtibat bürosu kuruluş işlemleri danışmanlığı, Şirket nevi değişikliği işlemleri danışmanlığı, Genel kurul , sermaye arttırımı ve sermaye azaltımı işlemleri danışmanlığıdır.

Şirket ana sözleşme tadili, Uzlaşma ve uyuşmazlık, Gayrimenkul alımlarında hukuk ve vergi danışmanlığı, Denetçilik, bilirkişilik, kayyumluk ve hakemlik, Şirket satın alınması ve hisse devir işlemleri danışmanlığı, Sözleşme incelenmesi ve kaleme alınması, Şirket yöneticilerinin (müdürler ve yönetim kurulu üyeleri) cezai ve hukuki sorumluluğu, işçi-işveren ilişkileri ve şirket varlıklarının devri konularına ilişkin olarak Şirket yöneticilerine hukuki tavsiyeler verilmesi.

Şirketlerin kurumsal işleyişine ilişkin danışmanlık verilmesi, şirket ana sözleşmesinin hazırlanması, şirket yönetim kurulu kararlarının, imza sirkülerinin ve benzeri kurumsal dokümanların hazırlanması; sermaye artışı veya azalışı işlemlerine ilişkin hukuki danışmanlık hizmetlerinin verilmesi, şirket genel kurullarının organize edilmesi, Şirketin banka borçların yapılandırılması, banka genel müdürlüklerine müracaat. Şirket Avukatı Ankara

(37) Kez Görüntülendi

0 SORULAR

  1. SEVİM KEMİKSİZ dedi ki:

    Şirket Avukatı Ankara Davada zaman aşımı süresi var mı? Dava zaman aşımı süresini belirtirseniz sevinirim..

  2. BARAN AKINCI dedi ki:

    Şirket Avukatı Ankara Bu dava Hakkında bazı sorular aklıma takıldı.

  3. NURHAN TUNA dedi ki:

    Şirket Avukatı Ankara Bu davaların konusunda, zarar görmem nedeniyle maddi ve manevi tazminat Nasıl isterim..

  4. ÖZGÜNCAN TARAKCI dedi ki:

    Şirket Avukatı Ankara Aydınlatıcı bilgiler için teşekkür ederim.. Başarılar dilerim..

  5. ABİDİN SADIK dedi ki:

    Şirket Avukatı Ankara Merhabalar. Garip bir durumumuz var size danışmak istiyorum.

  6. TOLGA SÜZEN dedi ki:

    Şirket Avukatı Ankara Bu davaların konusunda, zarar görmem nedeniyle maddi ve manevi tazminat Nasıl isterim..

  7. AYTEKİN DOĞRUL dedi ki:

    Şirket Avukatı Ankara Bu dava Hakkında bazı sorular aklıma takıldı.

AVUKATA SORU SOR

 

AVUKATA SORU SORUN

Bize Ulaşın




    [recaptcha]

    BİZE ULAŞIN

    İletişim Bilgileri