İşçinin Ücret Ödememe İcra Takibi

İşçinin Ücret Ödememe İcra Takibi İle Tahsili Nasıl Olur?

İşçinin Ücret Ödememe İcra Takibi İle Tahsili Nasıl Olur? İlamlı icra takibi, iş mahkemesinde alınan bir kararın icra takibine konu edilmesi durumudur. İş mahkemesine başvuran işçi, yargılama sonunda lehine bir karar alarak alacaklarını işverenden tahsil etmeye çalışır.

İlamlı İcra Takibi Aşamaları Nelerdir?

Dava Açılması: İşçi, iş mahkemesine başvurarak alacaklarının tespiti için dava açar. Ancak, iş mahkemesine başvurmadan önce işçi, zorunlu arabuluculuk sürecine katılmalıdır. Arabuluculuk sürecinde anlaşma sağlanamazsa iş mahkemesine dava açılabilir.

Karar Kesinleşmeden İcra Takibi: İşçi, iş mahkemesi kararı kesinleşmeden icra takibi başlatabilir. Bu durumda işveren itiraz ederek süreci uzatabilir. Ancak, işverenin karara itiraz etmesi durumunda, icranın durdurulması için “tehiri icra” kararı alması ve belirli bir teminat yatırması gerekir.

İcra Emri: İş mahkemesi kararı ile icra takibi başlatıldıktan sonra, işverene ödeme emri gönderilir. İşverenin bu ödeme emrine 7 gün içinde itiraz etme veya ödeme yapma hakkı vardır.

Ödeme Yapılmadığında Haciz: İşveren, ödeme yapmadığı takdirde işçinin alacağını karşılayacak mal varlıklarına haciz uygulanabilir. Haciz işlemi sonucunda mal varlıkları satılır ve işçinin alacakları tahsil edilir.

İlamlı icra takibi süreci, işçinin hukuki olarak daha güçlü olduğu bir yöntemdir. İş mahkemesinden alınan karar, işçinin lehine bir güvencedir ve işverenin bu karara itiraz etmesi zorlaşır.

İşçinin Ücret Ödememe İcra Takibi İle Tahsili Nasıl Olur?

İlamsız İcra Takibi Nedir?

İlamsız icra takibi, mahkeme kararı olmaksızın başlatılan icra takibi yoludur. İşçi, işveren ile yaptığı sözleşmeye veya işverenin kendisine borçlu olduğunu gösteren diğer belgelere dayanarak bu yönteme başvurabilir.

İlamsız İcra Takibi Aşamaları Nelerdir?

Sözleşme veya Belgelerin Hazırlanması: İşçinin, işverene karşı alacaklı olduğunu gösteren belgeler (iş sözleşmesi, ücret bordrosu vb.) icra takibinin temel dayanağıdır. Bu belgeler, işverenin borçlu olduğunu kanıtlamaya yeterli olmalıdır.

İcra Takibinin Başlatılması: İlamsız icra takibi, işçinin bulunduğu yerdeki İcra Müdürlüğü’ne başvurarak başlatılır. İcra müdürlüğü, işverene 7 gün süre veren bir ödeme emri gönderir.

İtiraz ve Dava Süreci: İşveren, 7 gün içinde ödeme yapmazsa veya ödeme emrine itiraz ederse süreç mahkemeye taşınabilir. İşveren itiraz ederse, işçi 1 yıl içinde itirazın iptali davası açarak icra takibine devam edebilir.

İlamsız icra takibinde işverenin itiraz hakkı bulunduğu için, süreç ilamlı icra takibine göre daha uzun sürebilir. Bu nedenle, işçi mahkeme yoluna başvurmadan önce delillerini güçlü bir şekilde hazırlamalıdır.

İcra Takibi Sürecinde Dikkat Edilmesi Gerekenler

Zorunlu Arabuluculuk: İş hukuku davalarında zorunlu arabuluculuk süreci, iş mahkemesine başvurmadan önce uygulanması gereken bir adımdır. Arabuluculukta anlaşma sağlanamazsa dava açılabilir.

Hukuki Destek: İcra takibi süreci karmaşık olabilir ve hak kaybı yaşanmaması için bir avukat yardımı almak işçinin yararına olacaktır. Hukuki süreçlerin titizlikle yönetilmesi, işçinin alacaklarını daha hızlı ve sorunsuz bir şekilde tahsil etmesine yardımcı olur.

İtiraz Durumunda Sürecin Uzaması: İlamsız icra takibinde işverenin itiraz etme hakkı vardır. Bu durumda süreç uzayabilir ve işçi dava açmak zorunda kalabilir. İlamlı icra takibi, işçinin daha hızlı sonuç almasını sağlayabilir.

YARGITAY KARARI:İŞÇİNİN ÜCRET ÖDEMEME İCRA TAKİBİ

T.C. YARGITAY 9.Hukuk Dairesi Esas:  2014/7623 Karar: 2014/9030 Karar Tarihi: 19.03.2014

İTİRAZIN İPTALİ DAVASI – ÜCRETLERİN ÖDENMEMESİ NEDENİYLE BAŞLATILAN İCRA TAKİBİ – UYUŞMAZLIĞIN TARAFLAR ARASINDAKİ İŞ İLİŞKİSİNDEN KAYNAKLANDIĞI – UYUŞMAZLIĞIN ÇÖZÜM YERİ İŞ MAHKEMESİ OLDUĞU – HÜKMÜN BOZULDUĞU.

ÖZET: Uyuşmazlık taraflar arasındaki iş ilişkisinden kaynaklanmakta olup uyuşmazlığın çözüm yeri iş mahkemesidir. Mahkemece işin esasına girilmesi gerekirken hatalı değerlendirme ile görevli mahkemenin Asliye Ticaret Mahkemesi olduğundan bahisle görevsizlik kararı verilmesi bozmayı gerektirmiştir.
4857 sayılı İş Kanununun 1 inci maddesinin ikinci fıkrası gereğince, 4 üncü maddedeki istisnalar dışında kalan bütün işyerlerine, işverenler ile işveren vekillerine ve işçilerine, çalışma konularına bakılmaksızın bu Kanunun uygulanacağı belirtilmiştir.

Kanunun 2 nci maddesinde bir iş sözleşmesine dayanarak çalışan gerçek kişi işçi, işçi çalıştıran gerçek veya tüzel kişi ile tüzel kişiliği olmayan kurum ve kuruluşlar işveren olarak tanımlanmıştır. İşçi ve işveren sıfatları aynı kişide birleşemez. Yasanın 8 inci maddesinin birinci fıkrasına göre iş sözleşmesi, bir tarafın (işçi) bağımlı olarak iş görmeyi diğer tarafın (işveren) da ücret ödemeyi üstlenmesinden oluşan sözleşmedir. Ücret, iş görme ve bağımlılık iş sözleşmesinin belirleyici öğeleridir.  İş sözleşmesini eser ve vekâlet sözleşmelerinden ayıran en önemli ölçüt bağımlılık ilişkisidir. Her üç sözleşmede, iş görme edimini yerine getirenin iş görülen kişiye (işveren-eser sahibi veya temsil edilen) karşı ekonomik bağımlılığı vardır.

İş sözleşmesini belirleyen ölçüt hukukî-kişisel bağımlılıktır. Gerçek anlamda hukukî bağımlılık işçinin işin yürütümüne ve işyerindeki talimatlara uyma yükümlülüğünü içerir. İşçi edimini işverenin karar ve talimatları çerçevesinde yerine getirir. İşçinin işverene karşı kişisel bağımlılığı ön plana çıkmaktadır. İş sözleşmesinde bağımlılık unsurunun içeriğini, işçinin işverenin talimatlarına göre hareket etmesi ve iş sürecinin ve sonuçlarının işveren tarafından denetlenmesi oluşturmaktadır. İşin işverene ait işyerinde görülmesi, malzemenin işveren tarafından sağlanması, iş görenin işin görülme tarzı bakımından iş sahibinden talimat alması, işin iş sahibi veya bir yardımcısı tarafından kontrol edilmesi, işçinin bir sermaye koymadan ve kendine ait bir organizasyonu olmadan faaliyet göstermesi, ücretin ödenme şekli, kişisel bağımlılığın tespitinde dikkate alınacak yardımcı olgulardır. Bu belirtilerin hiçbiri tek başına kesin ölçüt teşkil etmez. İşçinin işverenin belirlediği koşullarda çalışırken kendi yaratıcı gücünü kullanması ve işverenin isteği doğrultusunda işin yapılması için serbest hareket etmesi bağımlılık ilişkisini ortadan kaldırmaz. Çalışanın işyerinde kullanılan üretim araçlarına sahip olup olmaması, kâr ve zarara katılıp katılmaması, karar verme özgürlüğüne sahip bulunup bulunmaması bağımlılık unsuru açısından önemlidir.

İş sözleşmesinde işçi işveren için belirli veya belirsiz süreli olarak çalışır. Vekâlet sözleşmesinde ise vekil kural olarak uzmanlığı bakımından iş sahibinin talimatları ile bağlı değildir. İş sözleşmesinin varlığı ücretin ödenmesini gerektirir. Oysa vekâlet için ücret zorunlu bir öğe değildir. Vekâlet sözleşmesine ilişkin hükümlerde iş sözleşmesinin aksine sosyal nitelikte edimlere ve koruma yükümlülüklerine rastlanmaz. Vekil bağımsız olarak iş görür, bu nedenle faaliyetini sürdüreceği zamanı belirlemede kısmen de olsa serbestliğe sahiptir. Bütün zamanını tek bir müvekkile özgülemek zorunda olmayan vekil, farklı kişilerle vekâlet sözleşmeleri yapabilir. Ekonomik olarak tek bir işverene bağımlı değildir.

Tüzel kişilerde yönetim hakkı ile emir ve talimat verme yetkisi organlarını oluşturan kişiler aracılığıyla kullanılır. Tüzel kişiler yönünden tüzel kişinin kendisi soyut işveren, tüzel kişinin organını oluşturan kişiler ise somut işveren sıfatını haizdir. Ticaret şirketleriyle tüzel kişilerde somut işveren sıfatını taşıyan organ bir kurul olabileceği gibi tek başına bir kişiye verilen yetki çerçevesinde gerçek kişinin de organ sıfatını kazanması mümkündür. Limitet, hisseli komandit ve kolektif şirketlerde yönetim yetkisi şirket ortaklarından birine bırakıldığında, bu kişi müdür sıfatıyla kişi-organ sayılır. Türk Ticaret Kanununun 319 uncu maddesine göre, anonim şirketler yönünden yönetim ve temsil yetkisinin yönetim kurulu üyelerine bırakılması halinde, bu kişi veya kişiler kişi-organ sıfatını kazanır. Şirketi temsil ve yönetime yetkili kişi-organ sıfatını taşıyan kişiler işveren konumunda bulunduklarından işçi sayılmazlar.

5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanununun 1 inci maddesine göre, iş mahkemelerinin görevi “İş Kanununa göre işçi sayılan kimselerle işveren veya işveren vekilleri arasında iş akdinden veya iş Kanununa dayanan her türlü hak iddialarından doğan hukuk uyuşmazlıklarının çözülmesi”dir. İşçi sıfatını taşımayan kişinin talepleriyle ilgili davanın, iş mahkemesi yerine genel görevli mahkemelerde görülmesi gerekir. 4857 sayılı İş Kanununun 1 inci maddesinin ikinci fıkrası gereğince, 4 üncü maddedeki istisnalar dışında kalan bütün işyerlerine, işverenler ile işveren vekillerine ve işçilerine, çalışma konularına bakılmaksızın bu Kanunun uygulanacağı belirtilmiştir.

İş Mahkemelerinin bulunmadığı yerlerde iş davalarına bakmak üzere bir asliye hukuk mahkemesi görevlendirilir. İş davalarına bakmakla görevli asliye hukuk mahkemesine açılan dava “iş mahkemesi sıfatıyla” açılmamış ise, mahkeme görevsizlik kararı veremez. Bu durumda asliye hukuk mahkemesi tarafından, verilecek bir ara kararı ile davaya “iş mahkemesi sıfatıyla ” bakmaya devam olunur.Davanın, İş Kanunu kapsamı dışında kalması halinde, Mahkemenin görevsizliğine ve dosyanın görevli hukuk mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekir. Davanın esastan reddi usule aykırıdır.

5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanununun 1 inci maddesi uyarınca, İş Kanununa göre işçi sayılan kimselerle işveren veya işveren vekilleri arasında, iş akdinden veya İş Kanununa dayanan her türlü hak iddialarından doğan hukuk uyuşmazlıklarının çözüm yeri iş mahkemeleridir. 4857 sayılı İş Kanununun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi uyarınca “deniz ve hava taşıma işlerinde çalışanlar” hakkında bu kanun hükümleri uygulanmaz. Deniz taşıma işlerinde çalışanlar 854 sayılı Deniz İş Kanununa tabidir. Ancak hava taşıma işlerinde çalışanlar için özel bir düzenleme yapılmadığından Borçlar Kanunu genel hükümleri uygulanmaktadır.

YARGITAY KARARI:İŞÇİNİN ÜCRET ÖDEMEME İCRA TAKİBİ

T.C. YARGITAY 9.Hukuk Dairesi Esas:  2014/7616 Karar: 2014/9023 Karar Tarihi: 19.03.2014

İTİRAZIN İPTALİ DAVASI – GEMİ ADAMI OLARAK ÇALIŞAN DAVACININ ÜCRETLERİNİN ÖDENMEMESİ NEDENİYLE BAŞLATTIĞI TAKİP – UYUŞMAZLIĞIN ÇÖZÜM YERİ İŞ MAHKEMESİ OLDUĞU – HÜKMÜN BOZULDUĞU

ÖZET: Uyuşmazlık taraflar arasındaki iş ilişkisinden kaynaklanmakta olup uyuşmazlığın çözüm yeri iş mahkemesidir. Mahkemece işin esasına girilmesi gerekirken hatalı değerlendirme ile görevli mahkemenin Asliye Ticaret Mahkemesi olduğundan bahisle görevsizlik kararı verilmesi bozmayı gerektirmiştir.

(18) Kez Görüntülendi

0 SORULAR

  1. NİLAY ÖRNEK dedi ki:

    İşçinin Ücret Ödememe İcra Takibi Bu davanın Masrafı ne kadar? Bu dava maliyetli mi bilgi verirseniz sevinirim.

  2. İLAYDA KARACAKALE dedi ki:

    İşçinin Ücret Ödememe İcra Takibi Acaba bu davayı avukatsız takip edebilirmiyim? Davanın dilekçe örneğini bulabilirmiyim..

  3. CEVDET EĞİLMEZ dedi ki:

    İşçinin Ücret Ödememe İcra Takibi Bu davaların konusunda, zarar görmem nedeniyle maddi ve manevi tazminat Nasıl isterim..

AVUKATA SORU SOR

 

AVUKATA SORU SORUN

Bize Ulaşın




    [recaptcha]

    BİZE ULAŞIN

    İletişim Bilgileri