Trafik Kazası Ticari kazanç Kaybı Nasıl Neye Göre Hesaplanır? Trafik kazaları sadece maddi hasar ya da bedensel zararlarla sınırlı kalmaz; ticari faaliyeti araçla yürütülen kişilerin kazaya bağlı olarak gelirden mahrum kalması da önemli bir zarar kalemidir. Bu tür durumlarda, “ticari kazanç kaybı” olarak adlandırılan zararların nasıl tespit edileceği, sigorta şirketlerinin sorumluluğu ve mahkemelerin yaklaşımı uygulamada sıkça tartışılan meselelerden biridir.
Bu yazıda, Yargıtay kararları ışığında ticari kazanç kaybına ilişkin tespit ve tazmin süreçlerini detaylı şekilde inceleyeceğiz.
1. TİCARİ KAZANÇ KAYBI NEDİR?
Ticari kazanç kaybı, bir trafik kazası sonrası aracın onarımı veya kullanılamaz hale gelmesi sebebiyle araç sahibi işletmenin uğradığı gelir yoksunluğudur. Bu zarar, doğrudan aracın kullanılmamasından kaynaklanan, somut ve ölçülebilir bir zarar kalemidir.
2. TİCARİ KAZANÇ KAYBI NASIL HESAPLANIR?
A. Gerçek Zarar Esastır
Yargıtay, kazanç kaybı zararının belirlenmesinde gerçek zararın esas alınması gerektiğini vurgular. 17. Hukuk Dairesi’nin 2016/13822 E. ve 2017/10397 K. sayılı kararında belirtildiği üzere, kazanç kaybı belirlenirken aracın serviste kalma süresi değil, makul onarım süresi dikkate alınmalı, bu süreye ilişkin net gelir kaybı somut belgelerle tespit edilmelidir.
B. Ticari Giderler Düşülmelidir
Kazanç kaybı hesabında; yakıt, bakım, amortisman gibi aracın çalışması için katlanılması gereken giderlerin düşülmesi gerektiği yine aynı karar ve 17. HD 2014/23949 E., 2015/326 K. sayılı ilamda açıkça ifade edilmiştir.
3. DEĞER KAYBI VE KAZANÇ KAYBI AYRIMI NASIL YAPILIR?
Yargıtay, değer kaybı ile kazanç kaybı zararlarını ayrı ayrı değerlendirmektedir. Değer kaybı, aracın hasar sonrası ikinci el piyasa değerindeki azalmayı ifade ederken; kazanç kaybı, aracın kullanılmaması sebebiyle doğrudan kaybedilen gelirle ilgilidir.
4. BİLİRKİŞİ RAPORLARININ ÖNEMİ VE YETERSİZLİĞİ
Yargıtay, kararlarında sıkça bilirkişi raporlarının yetersizliğine dikkat çekmiştir. Örneğin, 17. HD 2016/3933 E. ve 2019/796 K. sayılı kararında, sadece eksper raporuna dayanarak hüküm kurulmasının doğru olmadığı, İTÜ veya Karayolları gibi uzman kurumlardan alınacak denetime elverişli bilirkişi raporlarına ihtiyaç olduğu vurgulanmıştır.
5. SİGORTA ŞİRKETİNİN SORUMLULUĞU
Trafik sigortası poliçeleri kapsamında sigorta şirketlerinin sorumluluğu, genellikle gerçek zarar ile sınırlıdır. Yargıtay, kazanç kaybının dolaylı zarar sayıldığını ve poliçe genel şartlarında teminat dışı bırakıldığını belirtmiş (17. HD 2016/13822 E. 2017/10397 K.) ve sigorta şirketlerinin bu zarar kaleminden sorumlu tutulamayacağına hükmetmiştir.
6. MAHKEMELERİN UZUN SÜREN İNCELEME YÜKÜMLÜLÜĞÜ
Mahkemelerden beklenen, sadece sunulan raporlarla yetinmeden, davacının ticari defter, vergi kayıtları, kooperatif belgeleri ve çalıştığı firmalardan alınacak kazanç belgeleri gibi çok yönlü delil incelemesi yaparak zarar miktarını doğru tespit etmesidir. Bu husus, 4. HD 2022/15682 E. ve 2023/1865 K. kararında da net şekilde ortaya konulmuştur.
7. TİCARİ KAZANÇ KAYBI İÇİN NELERE DİKKAT EDİLMELİ?
Kazanç kaybı talep edilecekse: Araç sahibi, günlük net kazancını gösteren belgeleri (fatura, vergi beyanı, kooperatif yazısı) sunmalıdır.
Rapor talepleri: Onarım süresi, araç özellikleri ve piyasa değerine ilişkin teknik bilirkişi raporu istenmelidir.
Sigorta talebi: Sigorta şirketinden kazanç kaybı için değil, sadece değer kaybı ve onarım zararı için talepte bulunulabilir.
Amortisman ve giderler: Hesaplamalarda net gelirden zorunlu giderler düşülmelidir.
Trafik kazası nedeniyle ticari kazanç kaybı taleplerinde hem iddia hem ispat yönünden detaylı ve belgelere dayalı bir hazırlık şarttır. Yargıtay kararları, bu tür davalarda mahkemelerin bilirkişi raporlarını mutlaka denetime elverişli ve ayrıntılı şekilde irdelemesi gerektiğini göstermektedir. Sigorta poliçelerindeki teminat kapsamının iyi anlaşılması ve kazanç kaybı ile ilgili doğrudan sorumluluğun sadece kusurlu kişilere ait olduğu unutulmamalıdır.
AVUKATA İLK SORUYU SİZ SORMAK İSTER MİSİNİZ?